13 Mart 2017 Pazartesi

TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA ŞUBESİ III. “OLAĞAN GENEL KURULU” 9 MAYIS 2016 GÜNÜ YAPILDI.

TÜRK KADINLAR KONSEYİ
ANKARA ŞUBESİ III. “OLAĞAN GENEL KURULU” 9 MAYIS 2016 GÜNÜ YAPILDI.
Katılım tamdı.
Başkan Zeren ÜNAL tarafından açılış yapıldı ve İstiklâl Marşı okundu. 
Divan seçildi. Raporlar Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Divan incelemesinde defterlerin muntazam tutulduğu, bütçe esaslarına uyulduğu, harcama belgelerinin düzenle işlendiği, banka defterlerinin gününde kaydedildiği görüldüğünden Yönetim Kurulu ve Raporların ibrasına oy birliği ile karar verildi.
Yapılan seçim sonucunda:
Başkan: FİGEN SUNGUROĞLU
2. Başkan: ZEREN ÜNAL
Seçilmişlerdir. 

Türk Kadınlkar Konseyi Derneği'nin "YAPISI VE STATÜSÜ" İle İlgili BİLGİLER





3 Kasım 2015 Salı

Türk Kadınlar Konseyi Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyelerinin "Madde Kullanım Riski ve Madde Bağımlılığından Korunma" Konusunda Eğitim Faaliyetleri

Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şubesi Başkanı ZEREN ÜNAL; 13 Ocak 2015 tarihinde Ankara Valiliği ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Hazırlanan "UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE" Toplantısına katıldı. Türk Kadınlar Konseyi I. Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Şube Başkanı Zeren ÜNAL davet edildiği bu eğitim toplantısında; Diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Başkanları ile hazır bulunmuş ve bu toplantı iki gün sürmüştür. Toplantının Atölye çalışmalarında, Devletin Eğitim Kurumlarına kadar uzanan bu illet ile Okullarımızda nasıl mücadele edileceği uygulamalı olarak (Atölye Çalışmalarında) öğrenilmiş olup; Çeşitli Okullarımızda bu eğitim-öğretim ve uygulama çalışmalarının Derneğimizce yapılması çalışmaları başlatılmıştır. Amaç: Öğrenci ve öğrenci velilerini "bir Avukat, bir Psikolog, bir Doktor, bir Narkotik Komiseri" yetkilileri tarafından eğitilmeleri ve bilgilendirilmelerini sağlamaktır. 

31 Ekim 2015 Cumartesi

Willows Foundation Çalıştayları...// Kadın Kuruluşları Çalıştayları...

Willows Foundation Çalıştayları...

Kadın Kuruluşları Çalıştayları
Yürüttükleri farklı programlar aracılığıyla Türkiye’de geniş kadın kitlelerine ulaşan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının, üreme sağlığı ve üreme hakları konularında farkındalıklarını arttırmak amacıyla Willows Foundation, bu güne kadar 3 adet çalıştay düzenlemiştir. Türkiye genelinde 9 farklı ilden katılım olan bu çalıştaylara, aşağıda adı geçen STK'ların temsilcileri iştirak etmiştir:
Zeren ÜNAL
Türk Kadınlar Konseyi
Ankara Şb. Başkanı
Türk Kadınlar Konseyi Derneği / Ankara
Türk Anneler Derneği
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)
Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Girişim Grubu (KASAD-G)
Soroptimistler Klübü
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi (KHUM)
İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (IKGV)
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri “Bizim Bedenlerimiz, Bizim Cinselliklerimiz” Projesi
İst. Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı Aile Sağlığı Projesi
Türk Kadınlar Birliği
Hayat Vakfı
Türk Eczacılar Birliği
Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER)
Şahmaran Kadın Dayanışma ve Araştırma Derneği
Gökkuşaği İstanbul Kadın Platformu
Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı
Yardım Sevenler Derneği
Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği / Şanlıurfa
Van Kadın Derneği
Erzurum Girişimci Kadınlar Derneği
Adana İş Kadınları Derneği
Yerel Gündem 21 Kars Kent Konseyi
Yerel Gündem 21 Diyarbakır Kent Konseyi
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği / Trabzon
Türkiye Aile Planlaması Derneği / Trabzon
Bu çalıştaylarda ilk olarak, üreme sağlığı ve üreme hakları kavramlarının dünyada ortaya çıkışı ve günümüze kadar olan gelişimleri, tarihsel süreçte yer alan uluslararası sözleşmeler paralelinde özetlenmiş; ardından da cinsel haklar ve üreme haklarının insan hakları ile olan bağlantısının ortaya konması için, Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu'nun “Üreme Hakları ve Cinsel Haklar Bildirgesi”’nde yer alan 12 madde açıklanmış ve maddeler tartışmaya açılmıştır. Tıp doktoru ve avukat olan katılımcıların gerçek hayattan vaka örnekleriyle zenginleştirdikleri bu tartışmalardan sonra oturumlara, katılımcı STK’ların halihazırda yürütmekte oldukları faaliyetlerin ilgili maddeler perspektifinden gözden geçirilmesiyle devam edilmiştir.
Son olarak, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı ve Av. Canan Arın’ın desteğiyle çalıştay için derlenen üreme hakları ihlallerini içeren vaka örnekleri; Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu’nun Üreme Hakları ve Cinsel Haklar Bildirgesi, Başvurucu Hakları ve TCK’nın ilgili maddeleri çerçevesinde grup çalışması yoluyla yorumlanıp tartışılmış, vaka çözümleri ve öneriler sunulmuştur.
Willows Foundation'ın, ilgili kanun ve sözleşmeler dahilinde sahip olduğumuz üreme haklarından toplumun çok çeşitli kesimlerine ulaşan sivil toplum örgütlerini ve kuruluşları haberdar ederek, bu konuda bilinç yukseltmeyi amaçlamış olduğu bu çalıştaylar, hem katılımcıların yüksek ilgisi ve güzel geribildirimleriyle sonuçlanmış; hem de kendilerine sağlanan bilgi ve dokuman desteği ile ayrı bir fayda yaratmıştır. (Türk Kadınlar Konseyi, Ankara Şubesi - Arşiv) 

BİZ DE "8 Mart Dünya Kadınlar Gününde" ORADAYDIK!....

oje mutluluk, şap mutsuzluk

Ahmed Arif’in, memleketine gelen baharı müjdelediği o taş duvarlara, demir kapılara, kör pencerelerin ardına gidiyoruz. Sincan Cezaevi’ne doğru yürek burkan bir yoldayız. Dünya Kadınlar Günü’nü, demir kapılar ardında tutsak edilmiş kadın mahkumlarla kutluyoruz.
AZ gidiyoruz, uz gidiyoruz. Dere tepe düz gidiyoruz. Gittikçe azalıyor sesler, binalar. Şehir uzakta kalıyor. Sevgililer Günü kadar bile kabullenemediğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü Sincan Cezaevi’nde kalan kadın mahkumlarla kutlamaya gidiyoruz.
Sincan’a doğru hediyelerin yüklendiği kocaman bir otobüsle, aralarında: Gelincik Projesi kapsamında etkinliğe katılan "Uluslararası Türk Kadınlar Konseyi, Ankara Şube Başkanlığı" Üyeleri, Uluslararası bazı Federasyonlara bağlı Dernek Şubeleri ve yine Uluslararası Soroptimist Kulüpleri Federasyonu’na bağlı Emek, Çankaya ve GOP Kulüpleri ile beraberiz.
Otobüs yol aldıkça sesler, binalar azalıyor. Şehir arkamızda kaldıkça yaşam da kendini yavaşlatıyor.
Hediyeler arasında kadınlara özel temizlik malzemeleri büyük önem taşıyor. En özel jest ise oje. Bu ziyareti ve yardımları organize edenlerden biri olan Hale Hanım’a "Neden oje?" diye sorulduğunda gülümsüyor ve ekliyor:
"Kadın, her yerde kadındır!"
Gözbebeği dedektörü ve mantıcı kadınlar
"Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü" tabelalarını görmeye başladığımızda dernek üyeleri kadınların yol boyu süren neşeleri, yerini hafif bir tedirginliğe bıraktı. Gri duvarları, nöbet bekleyen askerleri ve dört bir yanımızda uzanan çorak topraklarıyla Sincan Cezaevi tam karşımızda duruyor.
İçeri girebilmek için birkaç aşamadan geçmek gerekiyor. 
Tıpkı havaalanındaki kontroller gibi kemerlerin, ayakkabıların, takıların da çıkarıldığı ilk kontrol tamamlanıyor.
Ardından sıra göz kaydına geliyor. Makinalar biraz yavaş olduğundan, 50 kişilik grubun kaydının alınması biraz uzun sürüyor. İçtenlikle gülümseyerek bizi karşılayan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Ferit Çaydaşı hemen espriyi patlatıyor:
"Hürriyet Gazetesi değil mi? Tek kişi misiniz? Tamam, hemen size F tipi tek kişilik bir hücre hazırlatıyorum."
Çaydaşı’nın "firarileri önlemek için" diye açıkladığı, kişileri gözbebeğinden tanıyan makinadan onay aldıktan sonra demirler arasından koridora süzülüyoruz.
İlk olarak "mantıcı kadınlar" ile karşılaşıyoruz. Beyaz önlükleriyle mutfakta çalışan bu kadın mahkumlar, yaptıkları mantıları büyük bir alışveriş merkezine satıyorlar. 
Uzun koridoru yavaş adımlarla geçiyoruz. Sağ tarafta demirli ve telle çevrilmiş pencereler, pencelerin ardında rengarenk oyun parkı gözümüze çarpıyor. Dört duvarın çevirdiği ve pencereden görünen bahçede, mahkum çocuklarının kendilerini "hapis" gibi hissetmemesi için gösterilen çabaya şahit oluyoruz.
Koridorun sonunda bir stant görüyoruz. Hurç, örtü gibi çeşitli tekstil ürünlerinin satıldığı bu stant, kadın mahkumların el emeği göz nuru işlerinden oluşuyor. "Bu kaça, şunun örtüsü var mı?" gibi sorularla burada da biraz oyalandıktan sonra yemekhaneye açılan bir odaya geliyoruz.
Tavşan kanı çaylar zarif ve utangaç kızların elinden sunuluyor. Öyle zarifler ki, sanki çay değil de, Hasan Sabbah’ın fedailerine vaat ettiği cennetteki güzellikleri ikram ediyorlar. Kiminin kırmızı ruju, kiminin gömleğinin yakasındaki fırfır, kiminin çekingen bakışları.. Sade ama şık bu mahkum kadınlar, oradan oraya koşturarak ellerinden geldiğince bizi misafir etmeye çalışıyor.
O sırada bir görevli yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldıyor:
"Onlara kimliklerini, geçen ve kalan zamanlarını ve neden burada olduklarını sormayın."
Hep birlikte beklendiğimiz büyük salona gidiyoruz. Daha içeri girmeden bizi meraklı gözlerle karşılıyorlar. Aile, çocuklar, koca, özgürlük, af.. Hepsi dertli, hepsinin gözlerinde hüzün var.
Hepsi de yaşadıkları sıkıntıları anlatmak için can atıyor aslında. Özledikleri, bekledikleri, hayalleri ve şu taş betonların arasında olanları anlatmak istiyorlar. Bir dokunsam, içlerinde tüm birikenler dökülecek önüme sanki.
Yemeklerde şap şikayeti
Rastgele bir kadın mahkumun yanına yanaşıyorum. "Konuşmak ister misiniz?" soruma çekingen yaklaşıyor. "Ay ne desem ki?" diye arkadaşına sorarken, ben içeriyi soruyorum, burada neler yaptığına, ne sıkıntıları olduğuna geliyor konu.
"Yemeklerde şap var" deyiveriyor birdenbire. "Kimse sesimizi duymuyor burada. Bizim yemeklerimizde de şap var. Şaptan beynimiz tıkandı. Düşünemez olduk. İnanabiliyor musunuz, annemin babamın adını unutacak hale geldim!"
Uzun yıllardır tartışılan yemeklerdeki şap konusu bir kez daha böylece gündeme geliyor. Cezaevlerinde sadece erkek mahkumların yemeklerine konulması gereken şapın, kadın mahkumların yemeklerine de konulduğu iddiası yıllardır gündemdeki yerini korur. Öyle ki geçtiğimiz sene bir cezaevi görevlisinin "Kadınlara ayrı yemek mi yapacağız? Sizinkilerde de şap var tabi!" dediği bile kulağıma çalındı.
Sincan Cezaevi ne kadar yeni, donanımlı ve modern olsa da, kadınlarda üreme sorunlarına yol açan şap, burada da kendine geniş bir tartışma alanı yaratmış bile…